Gülşah'ın kendi söylemiyle yazdığı çok acıklı hikaye 2023 sonu bir sonbahar günü Şehzadeler Belediye başkanlığına aday adayı olarak yola çıktığında, parti büyüğümüz Av. Mehmet Yeşilyurt'un ofisinde yapılan istişare toplantısıyla başladığına tanık olmuştum.

Aynı gün toplantı çıkışı "Uğur ağabey bu süreçte senin de yanımda olmanı çok istiyorum" demişti.

Daha o gün söylemiştim kendisine, sen Şehzadeler'de partimizin adayı olacaksın, buna yürekten inanıyorum, benim meclis üyeliği gibi herhangi bir talebim yok ama ben bir büyüğün, abin olarak sonuna kadar hep yanında olacağımın sözünü vermiştim, kızım gibi gördüğüm Gülşah'a...

Ve dediğim gibi de oldu. Gülşah belediye başkan adayımız olmuş ve benim de içinde bulunduğum ekibiyle birlikte hızla seçim kampanyası çalışmalarına başlamıştık.

Nereden bilebilirdik ki; o çok acıklı hikayenin; şarkılar, türküler söyleyerek sokak sokak, köy ve beldeleri karış karış dolaştığımız, sıkmadığımız el, çalmadığımız kapı bırakmadığımız bir seçim minibüsü ile başladığını...

Gülşah dahil hiçbirimiz bilmiyorduk.

Meğerse daha o günlerde yakalamış Gülşah'ımızı o amansız hastalık...

Seçim çalışmalarımız sırasında renginin solduğunu, halsiz kaldığını görürdük. Bazen sessizce bir kenara çekilir herkesten uzak bir ağacın dibine kusar sonra bir şey yokmuş gibi iyiyim diye çalışmalarımıza devam edelim derdi. Bazen de hastaneye acile gider birkaç serum yer yine çalışmalara kaldığımız yerden devam ederdik.

Çoğu zaman biraz dinlenmesini önersek de bizi dinlemez çalışmalarımıza hız kesmeden devam edilmesini isterdi. En çok da Ferdi abisiyle birlikte Şehzadeler de ortak çalışma yapıldığı günlerde heyecanlı ve enerji dolu olurdu, ama Ferdi abisinin hızına erişeceğim diye öylesine bir çaba harcardı ki, anlatamam size.

Ama bizim Ferdi'nin hızına yetişmekte öyle kolay bir iş değildi hani...

Ferdi abisine yetişeceğim diye çok yorulur, soluk soluğa kalırdı ama hiçbir zaman yoruldum diye serzenişte bulunmazdı.

O zamanlar, o yorgunluk ve halsizliğin nedenini Gülşah kendisi de dahil hiç birimiz bilmiyormuşuz o illet hastalığın belirtileri olduğunu.

Yorucu ve hız kesmeden bitirdiğimiz seçim çalışmaları sonucu ipi göğüslemiş ve büyük bir zaferle seçimi kazanmıştık.

Gülşah mazbatasını aldı ve büyük bir heyecanla görevine başladı, fakat amansız hastalık sinsice ilerleyip Gülşah'ımızı iyice pençesine almıştı.

Aradan bir yıl kadar geçti hiç beklemediğimiz bir anda Ferdi'mizi kaybetmenin derin üzüntüsüne gark olduk. Bu beklenmedik kaybı uzun süre atamadık üzerimizden. Gülşah da çok ama çok üzüldü Ferdi abisinin bu beklenmedik kaybına...

Hastalığı bu üzüntüyle onu daha çok etkilemeye başlamıştı.

Ama o her zamanki inadı ve kararlılığıyla görevinin başında kalmaya devam etti.

Bir sabah kahvaltısında meclis grubu ile yaptığı toplantıda, kahvaltı sonrası hepimize seslenerek;

"Sağlığımla ilgili kaygılanıp görevi bırakmamı tavsiye edenler var!" dedi ve ekledi;

"Ama ben hiçbir yere gitmiyorum ömrüm vefa ettiği süre, son günüme kadar görevimin başındayım!

Öldüğüm gün Ferdi abinin olduğu gibi beni de büyük bir kalabalıkla, büyük bir törenle uğurlarsınız” demişti.

O günden sonra sağlığı el vermedi ve o çok sevdiği meclis toplantılarına bir daha katılamadı.

Meğerse son vedasıymış hepimize...

Bizimle son birlikteliğinde söylediğin gibi oldu be gülüm...

Koca kenti peşine taktın, o çok sevdiğin sarı güllerle uğurladı seni bu kent...

Işıklar içinde uyu güzel gönüllü, güzel gülüşlü kardeşim...