Ülke talan ediliyor.
Ortalık yangın yeri...
Saray rejiminin ekonomideki beceriksizliğinin bedelini halk olarak bizler ödüyoruz.
Asgari ücretliye, çalışan memur ücretlerine, emekli aylıklarına ve köylünün ürettiği ürünlere gıdım gıdım artış yapılırken,
ÖTV'den,
KDV'ye iğneden ipliğe her şeye fahiş zamlar yapılıyor.
Emekliler, işçiler, memurlar, köylüler ve toplumun dar gelirli kesimi büyük bir ekonomik krizin içinde geçim sıkıntısı yaşıyor.
Bütün bu ekonomik baskılar yetmezmiş gibi bir de ülkenin varlıkları haraç mezat, parsel parsel yandaşlara satılıyor..!
En son Eskişehir’de bulunan kıymetli ‘Nadir toprak elementleri’ Amerika’ya sadece meşruiyet kazanmak pahasına satılmak isteniyor.
İzmir Alsancak Limanı satıldı.
Muğla Akbelen ormanları ve zeytinlikler kömür uğruna yandaş Limak'a peşkeş çekildi.
İkizköylüler ve çevreciler Akbelen ormanlarını ve zeytinliklerini korumak için canları pahasına direndiler.
Ülkenin jandarması da yandaş sermayenin çıkarını korumak pahasına, Anayasa’dan aldığı yetkiyle ormanını, geçim kaynağı zeytinliklerini koruyan halka karşı zor kullandı.
Yani anlayacağınız ülkede HUKUK yerle bir edildi.
Ülkede bütün bu gelişmeler yaşanırken muhalefet kendi arasında kayıkçı kavgasına tutuşmuş tek adama karşı birleşemiyor.
Eyy muhalefet..!
Tek adam rejimine karşı mücadele etme konusunda samimiyseniz eğer bırakın artık kendi aranızdaki kayıkçı kavgasını.
Gün armutun sapı üzümün çöpü deme zamanı değil, gün birlik olup tek adam rejimine karşı mücadele etme zamanı.
Bakın size bir önerim var.
Hindistan’da bir adam, ölmek üzereyken üç oğlunu çağırıp, vasiyet etmiş. 17 fili varmış.
Yarısını büyük oğluna, üçte birini ortancaya, dokuzda birini de küçük oğluna bırakmış.
Babaları ölünce, çocuklar birbirlerine düşmüşler.
17 filin bir türlü yarısını bulamıyorlar, üçte birini ve dokuzda birini alamıyorlarmış.
Onların kavgası bütün köye yayılmış. Bir gün yaşlı bir bilge, fili üzerinde o köyden geçerken, kavgaya, gürültüye tanık olmuş. Nedenini sormuş. Anlatmışlar. “Kavga etmeyin” demiş, “Benim filimi de alın, paylaşın.”
Şimdi 18 filleri varmış. Yarısını büyük oğlan almış, 9 fil.
Üçte birini ortanca almış, 6 fil.
Dokuzda birini de küçük almış, 2 fil.
9+6+2=17 fil.
Yaşlı bilge kendi filini tekrar almış ve gitmiş...
Bütün köy de peşinden!
Şimdi, Kıssadan hisse;
18.fil olmak sorun çözmek demektir.
İnsanlar ancak sorun çözenlerin peşinden giderler.
Birleşmek, kitleselleşmek, çözüm üretmenin, yardımlaşmanın ve kazanmanın huzurunu istiyorsak, 18. fil olmak zorundayız.
Unutmayın ki; bu ülkede güzel ve aydınlık günler görmek istiyorsak eğer, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz…”