Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Kasım 2002’den beri milletvekili veya belediye başkanı koltuğunda oturuyor. Ankara’da 6 yıl, 136 gün; Aydın’da 16 yıl, 262 gün görev yaptı. Kabaca bir hesapla CHP sayesinde oturduğu koltuklarda 68 milyon Türk lirası maaş aldı. Özel kalem bütçeleri ve harcırahlar derken bolluk içinde yüzdü. Bütün bunlara rağmen arkasına dahi bakmadan AKP’ye geçti. Aydın’ın topuklu efesi diye övüne övüne anlatılan Özlem Çerçioğlu 57 yaşında. Konserlerde ıslıklanmasına rağmen utanmadan görevini sürdürüyor.
Ondan 20 yaş daha küçük Gülşah Durbay ilçesi Şehzadeler’i ilk kez CHP’ye kazandırırken kentin ilk kadın belediye başkanı olmayı başardı. Göreve geldiğinde belediyenin kasası boştu. Büyük hizmetler yapmayı istemesine rağmen hareket edebileceği bir alan yoktu. Sonraki aylarda kendisiyle aynı kaderi paylaşacak abisi Ferdi Zeyrek’in kapısını çaldı. Şehzadeler’de görünen işlerin çoğunu Büyükşehir Belediyesi’nin gölgesinde yapmak zorunda kaldı. Bu açığı esnaf gezerek, köylerde toplantı yaparak; ufak ufak bütçeden artırdıklarıyla hizmet ederek yaptı.
Özlem Çerçioğlu ticaret odası çevrelerinden geliyor. Anadolu aslanları içinde bir dişi kaplan. Onlara sorgusuz sualsiz her şeyi emanet ettiklerinde bu emanetin bedelini çevresine dizdiği ekiplerle ödedi. Siyasetin erdeminin ezilme çabalarını sorgulamadı. Ne gerekiyorsa yaptı. Bugünlerde mutlak butlan tartışmasıyla gündeme gelen CHP kurultaylarında ne zaman parti içi hukuk çiğnenmek istese topuklarıyla en öne geçti. Kimsenin canını almak istemediği güvercinin kellesini bir saniye düşünmeden kopardı. Onun cesareti partililerinin cehaletinin bir yansımasıydı. Kalem eteği ve erkeksi siyasetiyle vitrinde fırtına gibi esiyordu. Ona topuklu efe dediler. Elbette derlerdi. Uçak biletini alan, transferle havaalanında karşılayan, oteline yerleştiren, karnını doyuran bir belediye başkanı omurgasız gazetecilerinin topuklu efesi olurdu tabii.
Gülşah Durbay geçmişin nahiyesi şimdilik mahallesi Koldere’den çıkmış yoksul bir ailenin çocuğuydu. Şansı ailesiydi. Onun okula gönderilmemesi gibi bir ihtimal evinde konuşulmadı bile. Önünde büyük şehire okumaya gitmiş halası gibi büyük bir önderi vardı. Gülşah okumaya daima hevesliydi. Hastanede yanında Doğan Avcıoğlu’nun Türkiye’nin Düzeni kitabı vardı örneğin. Üstelik mezun olmaktan büyük bir keyif alıyordu. Bir kız çocuğunun başka bir şansı olmayacağını da biliyordu.
CHP’nin onun dünyasında ayrı bir önemi vardı. Özlem Çerçioğlu gibi topuklarını geçireceği bir düzlem değildi partisi. Onu koruyup kollayacağı, içine nifak sokmayacağı bir yuvaydı. Bizim kuşak kendi içinde bol kavgayla günler geçirirken Gülşah aynı kavgayı dışarıya doğru vermek gerektiğine inanırdı. CHP içindeki farklı ekiplerle temas etmeyi daima sürdürdü bu yüzden. Ölürken söylediği “çok acıklı bir hikaye” tam da bu yüzden önemliydi. Herkesi bir arada tutmanın hikayesiydi bu.
Gülşah Durbay 1 Nisan 2024 akşamında başlayan mutluluğunu birkaç ay yaşayabildi. Sadece 620 gün görev yaptı. Başkanlık makamının yanındaki küçücük özel kalemde zaman geçirdi. Gelen misafirleriyle orada sohbet ettiği zamanlar oldu. Makam arabasına binmeden kaldırımlarda yürüdü. Esnafların elini sıktı. Şehzadeler’de ilk kez 25 Kasım yürüyüşü yaptı. Hem de 50 kişiyle birlikte. Bütün bunların mutluluğu ona yetti.
Özlem Çerçioğlu’ndan farklı olarak her adımda arkasında onu takip eden kalabalığa baktı.