Kurtuluş

Esenlikler değerli Manisalılar!

8 Eylül, Manisa’nın kurtuluş günü… Peki, 8 Eylül 1922 tarihinde ne oldu? Bu tarihten önce yaşananları gelin birlikte hatırlayalım. İtilaf Devletleri arasında bölüşülen yurtta işgaller başladı. Anadolu halkı Mustafa Kemal’in önderliğinde direnişe geçti. Mustafa Kemal’in yaktığı bağımsızlık ateşi Anadolu’nun her yanını sardı. Ne demişti? “ Ya istiklal ya ölüm!” Öyle de oldu. Bir ölüm kalım meselesi…

Milli Mücadele yıllarında Aydın Vilayeti sınırlarında yer alan dört sancaktan biri olan Manisa, o dönemki adıyla Saruhan, merkezi dahil olmak üzere on bir kazadan meydana gelmekteydi. Mondros Mütarekesi ilanının ardından yaşanan süreçte İzmir’in işgalinden sonra Manisa’nın işgali söz konuşulmaktaydı. Mütarekenin imzalanması, Manisa’da olumlu bir hava yaratmışsa da azınlıkların faaliyetleri, kurdukları cemiyetler aracılığıyla yürüttükleri çalışmalar bölgede Yunan egemenliğini sağlamayı amaçlamaktaydı. Manisa halkında işgal endişeleri ancak Rumların bu tutumlarından sonra baş gösterdi. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini 15 Mayıs’ta İzmir'den gelen sabah treni ile öğrenen Manisalılar olası işgale karşı direnişe geçseler de başarılı olamadılar. Görevlilerin teslimiyetçi tutumları direniş hazırlıklarını gölgeleyince İzmir’in işgalinden on gün sonra Manisa da işgal edilmiş oldu.

Manisa’da yayınlanan Ertuğrul gazetesi o tarihte işgal kuvvetlerinin öğleden sonra şehre girdiklerini ve sakinlikle karşılandıklarını yazmıştır. Yunan işgal komutanı Zafiriyu, 27 Mayıs’ta yayınladığı beyannamede aynı konuya dikkat çekerek Manisa’nın olay çıkmadan işgal edildiğini vurgulamıştır. Daha sonra Yunan taarruzu devam etmiş ve Manisa'ya bağlı kazaların da işgal edilmesi ile Sevr Antlaşması’nda Yunanlılara verilmesi vaadedilen yerlerde işgal tamamlanmıştı. 1922 Şubat itibariyle özerk bir devlet yapısı oluşturmak için harekete de geçildi.

26 Ağustos 1922'de Büyük Taarruz’un başlamasıyla Rumlar ve Ermeniler işlerini bırakarak bölgeyi terk etmeye başladılar. Her tarafta Rum ve Ermeni çeteleri türeyerek halka eziyete devam ettiler. Yunanlılar çekilirken şehri ateşe verdi. İlk yangın Karaköy'de başladıysa da halk tarafından söndürülmüştür. 6 Eylül sabahı Yunanlılar çarşıdan itibaren bütün şehri ateşe verdiler. Manisa halkı üzüntü içinde şehrin yakılışını izledi. 8 Eylül sabahı ise Yunanlılar şehirden kaçmaya başladılar. Aynı sabah Saruhanlı'dan hareket eden ve Manisa'yı batıdan çevirmekle görevli Türk kuvvetlerinin öncü birlikleri, Horozköy'de Yunan piyadesi ile karşı karşıya geldi. Şehri işgalden kurtarmakla görevli 1. Süvari Tümeni ise Sinirli'den hareket ederek Manisa'ya yürüdü. Şehrin işgalden kurtulmasının ardından, yedek subay Celal Bey geçici yönetici yapılmıştır. Binbaşı Kasım Bey de Merkez Kumandanı olarak görevlendirilmiştir. 10 Ekim 1922 tarihinde ise Aziz Bey mutasarrıf tayin edilerek Manisa sivil idareye bırakılmıştır.

Manisa merkez ve Turgutlu direniş ile karşılaşılmadan işgal edilmişlerdir. Bu merkezlerdeki direnişçiler Salihli-Alaşehir ve Akhisar-Soma çevrelerindeki Kuvâ-yı Milliye hareketleri içinde yer almışlardır. Böylece Batı Anadolu’nun önemli cephelerinden ikisi buralarda oluşmuştur. Yunan işgalinin meydana getirdiği endişenin kaza merkezlerinde duyarlılığı artırması sonucunda bu bölgelerde oluşturulan Kuvâ-yı Milliye birlikleriyle cepheler güçlendirilmiştir. Dağlık bölgeler olan Gördes ve Demirci’de ise Akıncı birlikleri oluşturulmuştur. Bu birliklerin varlığı bu bölgedeki Yunan işgalinin yayılmasını engelleyebilmiştir. Büyük Taarruz ile bölge Yunan işgalinden kurtarılarak kontrol altına alınmıştır. Yunanlılar geri çekilirken Alaşehir, Salihli, Turgutlu ve Manisa’yı yakıp yıkmışlardır. Bu sebeple 8 Eylül Manisa’nın kurtuluşu halk tarafından buruk bir sevinçle karşılanmıştır.

Manisa’mızın tarihi, düşman işgalinden kurtuluşu ile ilgili okurlarımız daha detaylı bilgiye ulaşmak isterlerse Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nejdet BİLGİ hocamızın bu alanda değerli çalışmaları bulunmaktadır. Ben de bu yazıyı kaleme alırken hocamızın çalışmalarından istifade ettim. Türk tarihini iyi okumak ve değerlendirmek önemlidir. Bugün, ulusun hafızasında tazelenen acılarıyla Manisa’nın Yunan işgalinden kurtuluşu kutlanmaktadır. Burada “kurtuluş” sözcüğü ile vurgulanan şehrin yeniden bağımsızlığına kavuşmasıdır. Cumhuriyetin ilanıyla ulus egemenliğini esas alan yönetim biçimini benimseyerek bağımsızlığını taçlandıran Türkler; tarihini tanımalı, bilmeli ve bir daha aynı zor durumlara düşmemek adına unutmamalıdır. Kurtuluş kutlamaları yapılırken hatırlatmış olalım: Mustafa Kemal’in “Türk demek, Türkçe demek. O halde ne mutlu Türküm diyene!” cümlesinde atlanan, söylenmeyen Türkçenin önemine sözü getirelim. “Türk demek, Türkçe demek!” Şehrin bugünkü bağımsızlık mücadelesi şehrimizi işgal eden yabancı dildeki tabelalar konusunda olmalıdır. Şehri yabancıların boyunduruğundan kurtarma konusunda gösterilen direnişi tıpkı düşman askerleri gibi şehri saran yabancı dildeki tabelalar konusunda da göstermek gereklidir. Bu da sonraki yazımızın konusu olsun. Esen kalın.